info@adakarehukuk.com
0312 230 09 25

KVKK

KVKK

Anayasa Mahkemesi’nin 05/08/2025 Tarihli Resmi Gazete’de Yayinlanan; 2020/15944 Basvuru Numarali C.Ö. Basvurusu Hakkinda 20/03/2025 Tarihli Karari Üzerine Bir Degerlendirme

Anayasa Mahkemesi’nin 05/08/2025 Tarihli Resmi Gazete’de Yayinlanan; 2020/15944 Basvuru Numarali C.Ö. Basvurusu Hakkinda 20/03/2025 Tarihli Karari Üzerine Bir Degerlendirme

Yazar: Adakare Hukuk | Tarih: 7 / 8 / 2025

Anayasa Mahkemesi’nin 05/08/2025 Tarihli Resmi Gazete’de Yayinlanan; 2020/15944 Basvuru Numarali C.Ö. Basvurusu Hakkinda 20/03/2025 Tarihli Karari Üzerine Bir Degerlendirme

Ihlale konu olan olayda, basvurucu 2010 yilinda Ruh ve Sinir Hastaliklari Uzmani Doktor H.C. tarafindan tedavi edilmistir. Doktor H.C., basvurucunun tedavi sürecine ait bilgileri içeren raporu 2016 yilinda annesine vermistir. Basvurucu, bilgisi ve rizasi olmaksizin saglik verilerinin annesine verilmesi nedeniyle Izmir Cumhuriyet Bassavciligi'na suç duyurusunda bulunmustur. Dilekçesinde, annesiyle çikar çatismasi yasadigini, doktorun hasta mahremiyetini ihlal ettigini ve ailesinin bu belgelerle aleyhine iki vesayet davasi açtigini belirtmistir. Bu durumun sonucunda, iki yila yakin süre anayasal haklarindan mahrum kalarak maddi ve manevi zarara ugradigini ifade etmistir.

Açilan ceza davasi sonunda, Izmir 2. Asliye Ceza Mahkemesi, sanik Doktor H.C. hakkinda beraat karari vermistir. Mahkeme, bu kararin gerekçesi olarak H.C.'nin eyleminin basvurucuyu korumaya yönelik oldugunu düsünmesini ve suç kastinin tespit edilememesini göstermistir. Bölge Adliye Mahkemesi ise kararda hukuka aykirilik bulunmadigina karar vererek basvurucunun istinaf basvurusunu kesin olarak reddetmistir.

Bu kararlarin ardindan bireysel basvuru yoluyla Anayasa Mahkemesi'ne tasinan olayda, yapilan inceleme sonucunda basvurucunun "Anayasa'nin 20. maddesinde güvence altinda bulunan kisisel verilerin korunmasini isteme hakkinin ihlal edildigi" tespit edilmistir.

Anayasa Mahkemesi’nin ihlâl kararlari, bireysel basvuru yoluyla kendisine ulasan bir sikâyet üzerine, basvurucunun Anayasa ve Avrupa Insan Haklari Sözlesmesi (AIHS) tarafindan güvence altina alinan temel hak ve özgürlüklerinden birinin kamu gücü tarafindan ihlâl edildigini tespit etmesi anlamina gelir. Her ne kadar basvuru yollarinin tüketilmesi ilkesi ve zorunlulugu geregince söz konusu ihlâle neden olan islem, her zaman bir yargi karari olarak karsimiza çiksa da; kararda tespit edilen ihlâlin giderilmesi, bazen bir yargi karari ile (yeniden yargilama) bazen bir yürütme islemi ile (tazminat ödenmesi, gereken idari islemin yapilmasi) bazense bir yasama faaliyeti(kanunda/maddede degisiklik) ile mümkün olabilmektedir. Bu durum, ihlal kararlarinin sadece bir mahkeme karari olmaktan öte, genis bir etki alanina sahip oldugunu göstermektedir. Incelenen bu kararda da sanik için yeniden yargilama yolu isaret edilirken, kamu otoritesine de bazi yükümlülükleri hatirlatilmaktadir.

Kararin özellikle 25., 26. ve 27. paragraflari, devlete yüklenen pozitif yükümlülükleri vurgulamaktadir. Buna göre, devletin kisisel verilerin korunmasi alanindaki görevi, sadece kendi kurumlarinin kisisel veri isleme faaliyetlerini KVKK (Kisisel Verileri Koruma Kanunu)'ya uygun sekilde yürütmesini saglamak ve denetlemekle sinirli degildir. Ayni zamanda, kisisel verilerin gizliliginin üçüncü sahislar tarafindan ihlal edilmesi durumunda, devletin yargi organlari araciligiyla etkin bir ceza sorusturmasi yürütme yükümlülügü de bulunmaktadir. Karar, bu görevin de devletin sorumlulugunda oldugunu hatirlatmaktadir.

Bu hatirlatma üzerine; özellikle uygulamada artik TCK’nin 135 vd. maddelerini konu edinen ceza kovusturmalarina daha sik rastlayacagimizi ve bu kovusturmalar sonunda daha sik mahkûmiyet kararlari ile karsilasacagimizi varsayabiliriz.

Kararda uygulamaya kuvvetli etkisi olmasini beklememizde sakinca olmayan bir baska degerlendirme ise; Anayasa Mahkemesi, ihlâle konu yargilama esnasinda basvurucunun annesine bilgi verilmesinin yeterli olacagi durumlarda sanik tarafindan belge verilmesinin hakkin ihlâline etkili olabilecegi yönünde örtülü bir degerlendirme yapildigi görülmektedir. Mahkeme tarafindan ‘’bilgi verilmesi’’ ifadesinin, ‘’hasta yakinlarinin bilgi sahibi olma hakki’’ baglaminda ele alindigi düsünülmektedir. Ancak; hukukumuzda Kisisel Verilerin Korunmasi Ilkeleri’nin tanimlayan ve bir temel yasa hükmünde olan 6698 sayili Kisisel Verilerin Korunmasi Kanunu kapsaminda kisisel verilerin korunmasi ilkelerine aykirilik bakimindan üçüncü kisilere bilgi verilmesi ile belge verilmesi arasinda herhangi bir ayrim yapilmamistir. Bunun yani sira TCK’nin m. 135 vd maddelerinde de kisisel verilerin bilgisinin ya da belgesinin ele geçirilmesi yönünden bir ayrim bulunmamaktadir. Bu nedenle mahkemenin söz konusu degerlendirmesinin kisisel verilerin korunma alanini daraltabilecek sekilde yorumlanacagi, bunun da hakkin korunmasi yönünden geriye gidis anlamina gelebilecegi tarafimizca degerlendirilmektedir.

Yukaridaki olumsuz degerlendirmenin yaninda, bilhassa devletin etkin ceza sorusturmasi denetimi ile kisisel verilerin korunmasi kapsamindaki sorumluluk alaninin daha genis oldugunun hatirlatilmasi, veri mahremiyeti yönünden olumlu bir degerlendirmeye konu olacaktir. Gerçekten de verinin mahremiyeti, onun yalnizca KVKK‘da belirtilen yükümlülükler çerçevesinde ele alinmasinin ötesinde, üçüncü kisilere karsi da siki sikiya korunmasi gereken bir hak oldugu sonucunu dogurmaktadir.

Kararda dikkat çeken diger bir husus ise; bir çok yerde kullanilan ‘’veri sahipleri’’ ifadesidir. Aslinda verinin gerek bir bilgi, gerekse bir hak olarak kabul edildigi hallerde, o veri araciligiyla kimligi belirlenen ya da belirlenebilen ‘’kisi’’yi veri sahibi olarak tanimlamak dil bilgisi yönünden daha dogru gelse de; veri türlerinin çoklugu ve bazi verilerin degiskenligi (örnegin saglik verileri; bir kisinin kanser iken sonradan sagligina kavusmasi) gibi nedenlerle veriye her zaman sahip olunamayacagi da ortadadir. Bu nedenle; bu konuda katilimci ve derinlikli bir tartisma yapilmadan uygulamada da sahiplenildigi biçimde KVKK’daki ‘’ilgili kisi’’ ifadesinden vazgeçilmesinin su asamada kafa karisikligi yaratmaktan baska bir faydasi olmayacagi kanaatindeyiz. 

Geri Dön
Adres

Eti Mah. GMK Bulvarı No: 54/6 Maltepe Çankaya/ANKARA

Email

info@adakarehukuk.com

Bize Ulaşın

0312 230 09 25

Kurumsal

Adakare Hukuk Bürosu, 2016 yılında Av. Burhan ARSLAN tarafından Ankara’da kurulmuş bir hukuk bürosudur. Evrensel Hukuk değerlerini rehber edinmiş ve Hukukun Üstünlüğü’ne inanan ekibi ile müvekkillerine, ahlâki değerlere bağlı, profesyonel ve sonuç odaklı hukuki danışmanlık ve temsil hizmetleri sunmaktadır. Güven ve güler yüzle sunduğu bu hizmetleri yerine getirirken şeffaf ve ulaşılabilir olmayı amaçlamaktadır.